29 Eylül 2016 Perşembe

Astrolojide Şans Noktası

Astrolojide önemli Arap noktalarından biriside şans noktasıdır, şans noktası (part of fortuna) Yükselen + Ay - Güneş hesaplanarak bulunan sanal bir noktadır etkisi ise gayet reeldir. Gündüz ve gece haritaları için ayrı hesaplanır... Horoskopta şans noktasının yerleştiği ev şansın hangi alanlarda geleceğini gösterir ve yerleştiği burcun yönetici planeti şans noktasının da yönetici planeti olur. Şans noktası şansın anahtarı olduğu kadar kötü bir yerleşimde ve sert açılar oluşturuyorsa kişi için şanssızlık noktasına da dönebilir... Şans noktası güneş-ay ve yükselene göre hesaplandığı için, bu üç öğe olumsuz açılar yapıyorsa şans noktası sıkıntı noktasına da dönüşebilir. Şimdi horoskopumuzda güneş-ay karşıt açıda ise (dolunay)şans noktamız her zaman 7.evimize düşer, bu etkide doğanlar, karşıt kutuplarda yaşayan, yaşantılarını hem kendi hem de başkalarının gözüyle gören kişilerdir, şansı kendilerine döndürmek için, hem almayı hem de vermeyi öğrenmeleri gerekir, aynı zamanda anne ve babadan gelen şansızlığı da gösterir. Horoskopumuzda güneş-ay kavuşumda(yeni ay)ise şans noktamız 1.ya da 12.eve denk düşer, bu insanlar dünyayı sadece kendi gözlerinden görürler, şanslarını döndürmek için bencil düşüncelerden soyutlanmaları ve vizyonlarını genişletmeleri gerekir. Horoskopumuzda güneş-ay ile kare (90)açı yapıyorsa, şans noktamız 4.ya da 10.evimize denk düşer, bu köşe noktalar oldukça duyarlı noktalardır, aile ve kariyer üzerinde söz sahibi olan noktalardır, anne-baba ile yaşam boyu sürecek gerginliğe işaret eder, bu nokta anne-baba gerginliğinden kişiyi negatif etkilerse gelişimine kişi müsaade etmez kendini baskılarsa şanssızlık noktası olur. Horoskopumuzda güneş-ay ile üçgen-trine(120)açı yapıyorsa, şans noktamız 5.ya da 11.eve denk düşer, bu şansın iç uyumla geldiğini gösterir, dışsal etkiler yaşamımızda önde gelir ve bu olumsuz gelecek olan etkileri iç uyumumuzu kullanarak tolere edebiliriz, Şans noktamızın bulunduğu burç, mutluluğa ulaşmak için doğal enerjilerimizin gücünü gösterir, yerleştiği ev ise bu enerjiyi nerde rahat kullanabileceğimizi gösterir. Şans noktasının bulunduğu burç bize, şansımızla alakalı nasıl bir enerjiye sahip olduğumuzu ve nasıl mutluluğa ulaşacağımız hakkında bilgi sahibi olmamız doğrultusunda bir belirteçdir. Her insan için şansın tanımı farklıdır ve her insanın kendini mutlu hissettiği ortamda farklıdır. Kimi için şans, aile yuva, kimi için kariyere müsait bir iş alanı, kimisi içinse büyük kalabalık sevgi dolu bir çevre... Kimi insan kavga ederek tartışarak mutlu olur, kimi insan karşılıksız sevgi vererek yardım ederek, fedakârlık yaparak mutlu olur, kimi ailesi ile kimi arkadaşlarıyla mutlu olur ve bence; ŞANS, KENDİMİZİ MUTLU HİSSETTİĞİMİZ YERDEDİR... ŞANS NOKTASI BURÇLARDA; KOÇ: gerçek başarıya kendi güçleri ile ulaşabileceklerini amaç olarak gören insanlardır, şanslarını yaratma noktasında, zihinsel düşüncelerini ego yüksek egosuyla birleştirip harekete geçen bireylerdir. BOĞA: onlar için mutluluk ve şansın noktası kişisel maddesel şeylere sahip olmak ve cinsellikte başarılı olmaktır. Şans enerjisini doğru kullanması için zaman zaman eski köhnemiş bağnaz düşüncelerinden kurtulması şarttır. İKİZLER: bu insanlar için en büyük şans, iletişim ve haberleşmedeki inanılmaz yetenekleridir. Onlar için mutluluk sürekli konuşmaktır ve mutlu hissettiği çevre düşünceleriyle önde gelen insanların bulunduğu ortamlardır. YENGEÇ: bu insanlar için şans, hayatın her noktasını dolu dolu yaşamaktan hissetmekten bu özelliği ile sevilmesinden oluşur. ASLAN: bu insanlar için şans, toplumunda kabul gördüğü bir konuda lider olmaktan geçer, beğenilmek hayran olunmak onlara mutluluk verir, şanslarıda bu doğrultuda düzenlenir. BAŞAK: bu insanlar için şans, sorumluluklarını en verimli şekilde yerine getirme yeteneğiyle orantılıdır. Mutluluğu ise çevrelerini örgütlemesinden geçer. Yarına asla sorun bırakmaz. TERAZİ: bu insanlar için en büyük mutluluk birlikte çalıştığı insanlarla yaptığı ortak işlerdir. Şansları ise muazzam bir uyum yeteneği ile gelen asaletleridir. AKREP: bunlar için mutluluk kendilerini yenilemekten, cinsel ilişkileriyle, zihni ve ruhsal olaraktan duyguları ile yaşamın anlamını öğrenmek mutluluktur. Başkalarının görmediği düşünemediği yolları görmesi en büyük şans anahtarıdır. YAY: bu insanlar için mutluluk özgürlüktür, şansları uzak yerlerdedir bunun bilincine varıp uzak yerlere gidip şansını yakalamalıdır. OĞLAK: şans noktası oğlakta olan insanlar ise gözlemlerime dayalı, düzenli bir hayatları olması en büyük şanstır ve mutluluk onlar için iyi bir iş ve evdir. Bu insanlar başarıya er ya da geç muhakkak şansında yardımıyla ulaşırlar KOVA: bu insanlar için şans orjinal, spontane gücü ile sunulmuştur, yeni bir şeyler öğrenmek çok mutlu eder. Sevinçleri bireysel değil evrenseldir ve şans bu insanlara zeka ile gelir, özgür düşünce ile gelir. BALIK: ah işte balıklar, kendi burcum, zaman mekân ve düşünce ötesine geçmek şanslarıdır. Şans noktası burada en rahat konumdadır, güçlü sezgisellik verilmiştir, Onlar için mutluluk sessiz bir anlayışla hayatı deneyimleyerek anlamaktan geçer. Düşledikleri şeyler gerçek olan insanların şans noktası genelde balık burcunda olur... ŞANS NOKTASININ GEZEGENLERLE OLAN AÇILARI Şans noktamızın diğer gezegenlerle yaptığı açılar; Şans noktamızın bulunduğu burç ne türden şansa açık olduğumuzu içinde var olan gezegen ya da gezegenlerin ne türden mutluluğa ulaşacağımızı belirler. KAVUŞUM (0*) Şans noktamızla kavuşum yapan gezegen şansımıza ulaşmak için yardım eder ve nasıl bir mutluluk bulacağımızı belirler, kötü etkili bir gezegen bile kişiye mutluluk verebilir, örneğin Pluto dönüştürücü kökten değiştirici bir gezegen, yıkımlar ve sonları temsil eder, şans noktamızla kavuşum halinde ise, kişi kökten bir şeyleri değiştirerek yıkarak ve yenisini yaparak mutlu olur ve bu konularda şanslıdır, KARE AÇI(90*) Gerginlik yaratan bir açıdır kareler, şans noktamız ağır ilerleyen ve sert etkili bir yıldızla bu açıyı sağlıyorsa, kişi için şans ve mutluluk zorlu süreçlerden sonra gelecektir, engelelr çıkacaktır karşısına, gecikecektir... İyi etkili örneğin Venüs ile oluşuyorsa bu sert açı, şansı ve mutluluğu çok erken bulacak lakin sürdürmesi kalıcı olması zor olacaktır. Burada devreye kişinin irade gücü sistemli olması ve mantıklı hareket etmesi gerekli olan özelliktir. ZIT AÇI(180*) Şans noktamızın tam karşısında yer alan bir gezegen var ise bu kişide tutukluk yapar, açının olduğu ev alanı neresi ise o evin temsil ettiği konularda kişi hareket edemez, şansını kısıtlamaya gider, kadercilik hâkim olur ve bir yere bağlanmış gibi hisseder, mutluluğunu kendisi iptal eder. TRİNE-üçgen (120*)ve (60*) Bu açılar kişinin doğal şansının aktığı yerlerdir, etkinin olduğu evler kişiye doğuştan şans verir ve bu şansı kullanması için tembellikten kaçması gerekir, aktif olması gerekir, mutluluk gidicidir kalıcı olması mühimdir, herşey ayaklarının altına serilecek kadar şanstır onun için...7.evde Venüs ile oluşan bir açı ise evlilikte ve ortaklıkta toplumsal ilişkilerinde ekişiyle büyük başarı ve kolaylık verir, sevilmesine yardımcı olur. Notlar: şans noktamızın bulunduğu burcun ayında hayatımız için genelde bir huzur hâkimdir, bu dönemlerde olaylar doğal yönünde akar gider ve iç huzurumuz yüksek olur. Şans noktamızın bulunduğu burcun ayında diğer belirteç gezegenlerde desteklerse eşimizle, uzun sürecek bir ilişki, bizi mutlu edecek biriyle tanışmamız olasıdır. Partnerimizin, güneş-ay, ya da yükseleninin(ASC) BİZİM ŞANS NOKTAMIZIN BULUNUĞU BURÇTA OLMASI güzel bir göstergedir, mutluluk kaynağıdır. Transit gezegenler şans noktamız üzerinden geçerken, temsil ettiği alanlarla alakalı bize şans verir, mutluluk verir, örneğin Jüpiter natal haritamızda şans noktamız üzerinden geçiyorsa ve bu 10.evde oluyorsa, kariyerimizle alakalı genişletici büyük imkânlar sağlayan belki de yurt ışı alakalı maddesel yönden şans verir, Transit Venüs natal şans noktamız üzerinden geçiyorsa buda büyük bir aşkın habercisidir, Transit ay geçerken şans getirir... Diğer planetleri de bu örneklerime göre sizler yorumlayabilir ve bu dönemleri inceleyerek etkilerini deneyimleyebilirsiniz. ŞANS NOKTASI EVLERDE Şans noktasının bulunduğu ev, şansımızın doğal olarak işlediği, kendini rahat bir şekilde ifade ettiği alandadır. Örneğin 7.evde ve şans noktasının güçlü olduğu bir burçta yani balık burcunda sahip olan kişiler yine şans noktasının da yöneticisi olan Jüpiter Neptün, planetlerinin de açılarına yerleşimlerine bakarak, ortaklık ve evlilik alanında doğuştan şanslı olduğumuz özel bir çaba sarf etmeden mutluluğa ulaşacağımız sonucunu bizlere sunar. 1.EVDE Kişi için en büyük mutluluk kendisidir, kendi fiziki özellikleri ve kendisinin yarattığı çevredir. Burada bulunan şans noktası Venüs-ay gibi kadınsı planetlerle kavuşumda ise oldukça büyük bir güzellik verir. 2.EVDE Maddi olanaklar açısından kişiye şans verir, servet edinmede ve korumada şanslıdır. Evin bulunduğu burç oğlak ya da boğa ise transit Jüpiter’in geçiş anlarında servet artması vakidir. 3.EVDE Akraba, kardeşlerden yana kişi çok şanslıdır, ilk aldığı eğitim hayatının ileriki dönemleri için başarısında büyük yer tutar. Mutluluk iletişimdeki sağlıklı düşüncelerle oluşur. Merkür ile birleşim yaparsa ve yerleştiği burç kova ise toplumsal alanda birçok kitleye düşünceleriyle ulaşacak kapasiteyi sağlar. 4.EVDE En büyük şansı ailesidir, ailesinin kendisine sağladığı güvenlikdir ve ailesinden alığı ahlaksal etik kültürdür. 5.EVDE Şans noktasının buradaki durumu, çocuklarından yana şanslı olacağını ve mutluluğu anne olduktan sonra tanımlayacağı anlamına gelir. Ayrıca bu ev şans olaylarını da yönettiğinden kişi spekülasyonlardan, finans alanlarından ve çeşitli talih oyunlarından epeyce kazançlı çıkacaktır. Fakat yerleşim için, balık, yay uygundur. 6.EVDE Güçlü sağlıklı dirençli bir bünyeye sahiptir, kişiye hizmet etmeye meyilli pek çok insan vardır çevresine ve mutluluk onun için sağlıklı olmaktır 7.EVDE Evlilik, ortaklık, toplumsal yer için en iyi yerleşimdir, şansı bu üçlü ile değişir, evlilik yaşamında kendisine bağlı şansını katlayan bir eş verir. 8.EVDE Kişi miras yolu ile pek çok kazançlara ulaşır, başkalarından sürekli maddi destek görür ve aynı zamanda karşılaşacağı kaza gibi olaylarda yara almadan kurtulur, ameliyat olaylarında iyiye işarettir, kolay geçer ameliyatları. Uzun ömürlü insanlardır tabii ki diğer etkilerde onaylarsa. 9.EVDE Eğitim, öğrenim bilgi, uzak ülkelerde ki tanınma potansiyeli yüksektir, böyle birisi için mutluluk bilmekten geçer, gezmekten hoşlanır. 10.EVDE Ebeveynlerinden birisi kariyeri için ön ayaktır ve kendisine destek olur, kariyere dinmede tanınmada şanslıdır. Mutluluk onun için iş sahasındaki başarısıdır. 11.EVDE Kişinin kendi hobilerine ortak pek çok dostu vardır ve bu birlikte yapılan organize işlerde büyük başarı sağlar, arkadaşlarından pek çok yardım görür. 12.EVDE Şans noktasının burada bulunması içsel olarak kişiye pek çok doğaüstü yetenek bahşeder, bu insanlar iyi ve kötüyü ayırt edebilen kalpleri ve beyinleri okuyabilen bununla mutlu olan kişilerdir. Buraya kadar şans noktamızın evlerde verdiği etkileri yazdım, tabii ki bununla sınırlı değil,7.evde bulunan bir şans noktasının amacına uygun çalışması için gerekli etkilere sahip olması gerekir. Yerleştiği burç, iyicil gezegenlerle bakış açısı ve hangi evlerde, kötücül gezegenlerle etkileşimi ne ve hangi evlerde bunları da analize dâhil etmek gerekir. Ve tabi özellikle şans noktasıyla kavuşum yapan herhangi bir sabit yıldız var ise bununla açılımı ne olur buna da dikkat etmek gerekir.

20 Eylül 2016 Salı

27 - Sokak Lambası

Evde yapılacak tırnak bakımı nasıl olmalıdır?

Öncelikle tırnakların güçlenmesi için yapmanızı önereceğimiz ilk şey, doğru beslenmektir. Doğru beslenerek tırnaklarınız için olduğu kadar saçlarınız ve cildiniz için de iyi sonuçlar alabilirsiniz. Tırnaklarınız için evde yapabileceğiniz birkaç şey olduğunu söylemiştik. Bunların başında tuzlu su gelmektedir. İyotlu sofra tuzuyla soğuk su yaparak ellerinizi haftada bir kere 15 dakika bu tuzlu suyun içerisinde bekletirseniz, tırnaklarınızın daha güçlü olduğunu görebilirsiniz. Suyun sıcak olmaması önemlidir. Çünkü tırnaklar sıcak suda yumuşarlar. Biz, tırnakların sertleşmesini yani yapısal anlamda güçlenmesini istiyoruz. Bir diğer yöntem de limondur. Salata için limon kestiğinizde limonu salataya sıktıktan sonra kalan posalarıyla birlikte sıkılmış yarım limonu parmaklarınıza tırnaklarınıza kısaca ellerinize sürebilirsiniz. Bu, cildi de koruyan bir yöntemdir. Bu yöntem, tırnakların parlak olmasını, güçlenmesini, hassaslaşan yapılarının düzgünleşmesini sağlar.

Kilo Problemi Nasıl Çözülür?

Yaşamınızda bir yenilik yapmak için kilo vermeye karar verdiyseniz eğer, kilo vermenin öyle bir anda olmasını beklememelisiniz. Çünkü, kilo vermek bir süreçten ziyade yeni beslenme alışkanlıkları edinmeniz demektir. Kilo verme işini bir süreç olarak gördükçe, verilen kiloların geri alındığı kısır döngüler yaşarsınız. Bu, bedensel deformasyona ve erken yaşlanmaya kadar giden sağlık sorunları demektir. Formda kalmak için ne yapmanız gerekiyorsa, kilo vermek için de aynı şeyi yapmalısınız. Diyet yaparak kilo vermek sağlık açısından tartışılır. Bu tezi herkes savunmayabilir. Ancak, kilo sorunu olan insanlar çok iyi bilirler ki; yeme alışkanlıkları değişmedikçe kilo sorunu hayatlarında her zaman olacaktır. Fazla kilolardan kurtulmanın tek çözümü doğru beslenme değildir de. Buna ek çözümler, yapılması gerekenler vardır. Hepsinden önemlisi, yediklerinizi yakmayı bilmeniz gerektiğidir. Kilo vermemek için bir nedeniniz olmaz, yeter ki yediklerinizi yakacak kadar hareket alanı oluşturun. Spor yapmak için vakit bulamıyor olabilirsiniz, ağır geliyor da olabilir size spor yapmak. Ama, gündelik yaşantınızda küçük fırsatları değerlendirmemek için geçerli bir nedeniniz olamaz. Örneğin, bakkala giderken bir sokak daha ilerde ki bakkala giderek 5 dakika fazla ancak 10 kalori fazla yağ yakabilirsiniz. Çok klişe olacak ama merdiven kullanmayı asansöre binmeye tercih edebilirsiniz. Zaten hayatında böylesine küçük değişiklikler yaptığınızda hareket alanınız ihtiyacınız ölçüsünde genişleyecektir. Yağsız gıdalar tüketip, zamanında öğünlerle yaşamınızı düzenlediğinizde kilo vermemeniz için hiç bir neden kalmaz. Ekstra daha fazla kilo vermek için beslenmenizden değil, hareket alanınızdan fedakarlık yapmanız gerekir. Hareketlerinizi çoğaltarak, en azından yürüyüş yaparak metabolizmanızı yağ yakma konusunda ikna edebilirsiniz.

8 Eylül 2016 Perşembe

2 Eylül 2016 Cuma

AY VE DUYGULARIMIZ

Herhalde Ay tarafından en belirgin şekilde temsil edilen insan fonksiyonu "annelik"tir -yaptığımız annelik ve bize yapılan annelik. Bu ikisinin birbirlerinden ayrılmasının çok zor olduğunu göreceksiniz. Bu fonksiyon için daha az cinsiyet ayrımcılığı yapan kelime ise "besleyici olmaktır" -neticede ilgiyi, bakımı ve sevgiyi annelerimiz kadar babalarımızdan ve başkalarından da görebiliriz. Erkekler de, yetişkin olduklarında, başkalarıyla (arkadaşları, yakınları ve çocuklarıyla) ilgilenirler (veya öyle olacağını umabiliriz) ve bu fonksiyon, Amerikan kültüründe çoğunlukla bastırılmaya veya gizlenmeye çalışılmasına rağmen, bir erkeğin haritasında da Ay'ın fonksiyonlarından birisidir. Geleneksel yetiştirme tarzına kilitlenip kalan insanlara göre Ay fonksiyonları genellikle anne tarafından yerine getirilir, bu nedenle Ay'ı anne olarak düşünmek olasıdır. Ay bizim diğer insanları ne kadar kollayabildiğimizi, isteklerini ne kadar doyurabildiğimizi ve aynı ihtiyaçları kendimizde ne kadar kabul edebildiğimizi tasvir eder. Bizim "bağlılık" konusunda rahat olup olmadığımızı gösterir. Başkalarına ihtiyaç duyma duygumuza katlanabiliyor muyuz, aktif olarak ihtiyaçlarımızın peşine düşebiliyor muyuz? Ve benzer şekilde, başkalarının bizden talep ettikleri ihtiyaçlara yanıt verebiliyor muyuz? Örneğin Ay'ın Yengeç burcunda olması durumunda bağımlılık baskındır. Bu kişiler güçlü biçimde başkalarına bağımlı olabilirler ve bunu gösterirler; ya da tam tersine, kendi bağımlılıklarını -bilinçli veya bilinçsiz- saklayabilir ve hep diğer insanlarla ilgilenmeye çalışabilirler. Buradaki tuzak bu "dünyaya annelik yapma" tavrının bu kişileri tüketebileceğidir. Öte yandan, kendi bağımsızlıklarını aşırı önemseyip, diğer insanların bağımlılıklarına tahammül edemezler. Bu tavır başarmak istedikleri bütün o güzel ve parlak yeni şeylerin önünde bir engel olarak durur. Psikoloji bize kendimizdeki ve diğer insanlardaki bağımlılık eğilimimize yaklaşımımızın doğrudan ebeveynlerimizden, özellikle annelerimizden geldiğini öğretmiştir. Eğer ebeveyn bizim bağımlılığımızla sevgiyle ama dengeli bir şekilde başa çıkabilmişse -ne çok koruyarak, ne de umursamaz davranarak- biz de bağımlılıkla doğru bir şekilde başa çıkabileceğiz demektir. Haritasında Ay/Satürn açısı olan veya Ay'ı Oğlak'ta bulunan kişiler görev duygusuna sahip, ancak ihtiyaçlarına ilgisiz kalan ve çabuk büyümelerini zorlayan ebeveynler tarafından büyütülmüşlerdir. Ay/Neptün açısına sahip veya Ay'ı Balık'ta olan kişilerin aileleri bu kişilerin ihtiyaçlarına daha çok ilgi göstermişler, fakat kendilerine gerçekten ihtiyaç duyulduğunda ortalıkta görünmemişlerdir. Her iki durumdaki kişi de tıpkı anne ve babalarında olduğu gibi diğer insanlara yanıt verme konusunda problem yaşayacaklardır. İster hoşlanalım, ister hoşlanmayalım, büyüdüğümüzde genellikle kendi ebeveynlerimize benzer ebeveynler oluruz. Psikolojik açıdan daha farkında insanlar olarak, keni çocuklarımızı ebeveynlerimizin bizi yetiştirdiklerinden daha farklı yetiştirmek isteyebiliriz. Ancak, çocuğumuz olduğunda kendimizi ansızın anne-babamız gibi konuşurken veya davranırken bulabiliriz. Bunun nedeni nedir? Ay bizim, çoğu bilinçdışına itilmiş, bebeklikten kalma modellerimizi, alışkanlıklarımızı ve anılarımızı gösterir. Ne öğrenmişsek onu yaşarız ve ailemizden öğrendiğimiz şeylerden birisi de nasıl ebeveyn olunacağıdır. Fakat bu derinde bir yerde saklı kaldığı için bu modelleri mantığın kontrolü altında tutmak zordur. Örneğin suiistimal edilen çocuklar genellikle büyüdüklerinde suiistimal eden ebeveynler olurlar. GÜVENLİK İHTİYACI Ay aynı zamanda güvenlik duygumuz üzerindeki, bebeklik döneminden kalma, bilinçsiz ancak çok önemli olan yetiştirilme etkilerini gösterir. Bu bilinçsizdir, çünkü etkileri konuşmaya başlamadan önce alırsınız. Bunlar; bebekken nasıl bakıldığımız, nasıl doyurulduğumuz ve ağladığımızda nasıl bir tavırla karşılaştığımızla ilgilidir. Tüm bunlar ister büyük bir sevgiyle, ister endişeyle, kayıtsızlıkla veya düşmanca davranışlarla karşılansın, çocuk bundan bir biçimde etkilenir. Hayatımızın bir döneminde yaşantımızı devam ettirebilmek için kaçınılmaz olarak ailemizin yardımına bağımlıydık. Bu durumda, bu konuşma öncesi dönemde nasıl bir ebeveynlik modeli gördüğümüz, içinde yaşadığımız dünyaya takınacağımız tavrı da şekillendirecektir. Yaşadığımız dünya güvenli bir yer mi, yoksa düşmanca mı? Kendinizi sevilebilir birisi olarak hissediyor musunuz? İstenilen birisi mi, yoksa zor katlanılacak birisi mi olduğunuzu düşünüyor musunuz? Haritanızdaki Ay'ın analiz edilmesi tüm bu soruların cevabını vermekte yardımcı olacaktır. Psikoanalist Erik Erikson'un teorilerine göre konuşma öncesi dönemde temel güvenlik duygusunu ya geliştiririz ya da bu konuda başarısız oluruz. Temel güvenlik duygusu demek, dünyayı ve üzerindeki insanları iyi ve güvenilir bulmamız demektir. Yaşamın bu bölümünün diğer insanların bize yaklaşmalarına izin vermemizde ve hayatı rayına oturtmamızda büyük bir etkisi vardır. Bu dönem aynı zamanda yaşamı bir bütün olarak görüp nasıl kurguladığımız konusunda da büyük bir öneme sahiptir. Örneğin Ay'ı Akrep'te olan birisi güvenmemeyi çok erken yaşlarda öğrenir. Büyük olasılıkla bu kişinin ailesi veya ebeveynlerinden biri onu önemsiyormuş, (hatta aşırı koruyuculuk noktasında) onunla ilgileniyormuş gibi davranmış olabilir, ancak genellikle bunun arkasında sevgi içermeyen başka dürtüler bulunur. Çoğonlukla aile çocuk için en iyisini içtenlikle ister gibi görünürken, onu daha çok manipule edip, kontrol etmektedir. Böylece çocuk kuşkucu olmayı öğrenir ve kendisini korumak için karşısındakinin ne söyleyeceğini, neler yapabileceğini tahmin etmeye ve asıl motivasyonu anlamaya çalışır. Sonra bir yetişkin olduğunda, ebeveyninin kontrolcü davranış modellerinin bir kısmını göstermeye başlar. Bunun tersine, Ay'ı Boğa'da olan birisi (eğer Ay'ın açıları gerilimli değilse) daha olumlu bir ilgi görmüştür. Bu kişinin ailesi daha dengeli ve, tutarlıdır ve çocuğun ihtiyaçlarını kabullenip, yerine getirmiştir. Ay'ın Akrep'te olduğu duruma göre daha dürüsttür, anlaşılması daha kolaydır ve o kadar duygusal değildir. Sonuçta çocuk güven içinde büyümüş, kendisinin ve dünyanın iyi olduğunu hissetmiştir. (Haritadaki açılar bunu değiştirebilir.) Geleneksel astrolojide Boğa burcu Ay'ın en iyi konumda bulunduğu burç olarak kabul edilmektedir -orada "yükselir". Boğa'daki Ay'ın da gölgeleri olduğuna göre, her zaman "Ne için 'en iyi'?" diye sormamız gerekir, buna rağmen, temel güvenlik söz konusu olduğunda, Boğa iyi bir burçtur. Her insan kendisini güvende hissedebilmek için değişik şeylere ihtiyaç duyar. Doğum haritanızdaki Ay kendinizi en iyi hangi koşullarda güvende hissedeceğinizi gösterir. Ay'ı onbirinci evde bulunan birisi en iyi arkadaşlarıyla ya da anlamlı bir grupla çevrelendiğinde güvedei olduğunu düşünür. Ay'ı yedinci evde olan birisi uzun süreli yakın bir iliişki içinde güvendedir. Ev ve burç konumları çelişebilir -Ay'ın Kova burcunda olması güvenliğin yalnızca değişim ve özgürlükte bulunduğu anlamına gelir. Peki ya Kova dördüncü evdeyse? Burada yapılacak en iyi şey seyyar bir eve sahip olmaktır. Çoğu insan kendisini acımasızca yargılayabilir. Örneğin dördüncü evde Kova burcunda Ay'ı bulunan bir kişi, ihtiyaçlarının aksine, "Bu kadar huzursuz ve hareket halinde olmama benim için iyi değil" diye düşünebilir. İşte bu noktada astroloji bu ihtiyaçların önemli ve geçerli olduklarını anlamamıza ve bunları sağlamamıza yardımcıdır. Genellikle Ay'ın bulunduğu burç, ev ve yaptığı açılar gerçek annenizi tanımlarlar. Öyle ki bazen çocuğun Ay burcu annenin Güneş burcudur. Ancak, ilginç biçimde, bir ailedeki çocukların Ay'ları değişik burçlarda bulunabilir. Örneğin bir ailede ağabey ile ablanın Ay'ları Koç burcundaydı, ama küçük kardeşin Ay'ı Akrep'teydi. Büyük çocuklar bağımsızlık (Koç) yönünde cesaretlendirilmişlerdi, ancak küçük kardeş doğarken anne ölümden dönmüştü (Akrep bazen ölümle ilişkilendirilir). Belki bu nedenle, anne ile küçük çocuk arasındaki ilişkinin niteliği diğerlerinden çok farklıydı. Anne ona çok fazla ilgi göstermiş, 14 yaşına kadar "küçük bebeği" olarak davranmıştı. Bu durumda annenin doğumda kendisini ölüme kadar götüren çocuğuna kızdığı, ve bu duyguyu bastırmak için aşırı koruyucu davrandığı, onu şımarttığı gibi bir spekülasyon yapabiliriz. (Bu, Ay Akrep'teyken rastlanan modellerden birisidir.) Aile fertlerinin Ay'ları arasındaki bu farklılık nereden kaynaklanır? Ay'ın doğum haritasında temsil ettiği gerçek anne değildir, çocuğun anneyi nasıl algıladığıdır. Yani, anneyi çocuktan ayrı bütün bir insan olarak göstermez, annenin çocuğun gözündeki halini gösterir. Ebeveynler bütün çocuklarına aynı davranmazlar -bazı çocuklar daha çok sevilirler, bazıları sizi yanlış yola sürüklerler, bazıları size sevdiğiniz veya nefret ettiğiniz kişileri hatırlatırlar. Bu durumda evdeki koşullar da değişebilir, ve bu annelik biçiminde farklılıklara neden olabilir. Gerçekten de, çocuklarının haritalarındaki Ay'ın konumlarına bakarak bir ailenin tarihini çıkartabilirsiniz. Örneğin ilk bir-iki çocuğun Ay'ları Boğa'da olabilir, bu da onların anneleriyle sıcak ve yakın bir ilişkide olduklarını gösterir. Üçüncü çocuğun doğumundan sonra ekonomik koşullar anneyi çalışmaya zorlayabilir. Belki bu çocuğun Ay Oğlak'tayken doğması, annenin iş hayatın konusunda daha ciddi olduğunu, bazı şeyleri hedeflediğini ve ancak işi bittiğinde çocuğuyla ilgilenebileceğini gösterecektir. Bu durumda hâlâ benzerlikler bulunmaktadır -hem Oğlak hem de Boğa toprak grubunda yer alırlar- ancak üçüncü çocuk anneden ilk iki çocuğun aldığı kadar sıcaklık alamamış, yeteri kadar bebekliğini yaşayamamıştır. Anne çocuğu büyümeye zorlamış, iş hayatına soyunduğu için üzerindeki yükü hafifletmeye çalışmıştır. Bir başka örnekte Ay Terazi'deyken (veya bu burçta başka önemli konumlar söz konusuyken) doğan bir çocuğu annenin bozulan evliliğini kurtarma (eğer evli değilse, sevgilisini evliliğe ikna etme) çabası olarak düşünebiliriz. Bu strateji çok ender işe yarar, çünkü böyle bir ilişkide -hatta çok iyi giden bir ilişkide bile- yeni bir bebek yeni sorunları da beraberinde getirir. Bu durumda zaten gerilimli olan ilişki bozulur ve anne kendisini Ay'ı Terazi'de olan çocuğuna adayarak, çocuğun babasından umduğu sevgi ve yakınlığı çocuğunda arar. Böylece çocuk sürekli bu tür bir yakınlık ihtiyacıyla ve ilişki kurma konusunda çok güçlü dürtülerle büyür, ve yalnızlığa katlanamayan bir insan olabilir -bu da onu mutsuz ve güvensiz yapar. DUYGULARLA BAŞA ÇIKABİLMEK Doğum haritamızdaki Ay çevredeki insanların duygularına nasıl tepki verdiğimizin yanı sıra, kendi duygularımızla nasıl başa çıkabildiğimizi de gösterir. Bu yine, çocukken duygusal açıdan nasıl beslendiğimizle ilgilidir. Ebeveynlerimizin duygusal ihtiyaçlarımızı nasıl yanıtladıkları, kendimize hangi duyguları hissetme izni verdiğimizle, ve kendi duygularımız ve başkalarının duygularıyla nasıl başa çıkabildiğimizle çok ilintilidir. AY HAVA BURÇLARINDA Ay hava grubundaki burçlardan (özellikle İkizler ve Kova'da -Terazi'de daha az) birindeyken doğan çocuklarda anne bebeğin duygusal ihtiyaçlarına karşı soğuktur ve çocuk ağladığında ya da annesinin hoşlanmadığı bir başka duygu ifade ettiğinde anne uzaklaşma eğilimi gösterir. Neticede çocuk bütün duygusal isteklerini kesip onlardan uzak durmayı öğrenir...ya bunu yapacaktır, ya da annenin sevgisini ve onayını yitirecektir. Uç noktalarda bu, kişiyi şizoid bir insan olmaya doğru götürebilir. Ay'ları hava grubunda olan insanlarda, anne genellikle duygularla ancak entelektüel düzeyde başa çıkabilir ve çocuktan bu duyguları açıklamasını veya mantıklı hale getirmesini isteyebilir (fakat bu imkansızdır, çünkü duyguların mantıkla pek işi yoktur). Birer yetişkin olarak, bu insanlar duygularıyla temasa geçmektense, onlarla akılla başa çıkmayı yeğlerler. Kendilerinin ve başka insanların duyguları hakkında konuşup durmak isterler. Karşılaştığım bazı vakalarda İkizler'deki taklitçi Ay'a sahip insanlar akılları kanalıyla bazı durumlarda bir şeyler hissetmeleri gerektiğini biliyorlardı ve sosyal açıdan kabul görebilmek için aslında hissetmedikleri duyguları hissediyormuş gibi yapıyorlardı. AY TOPRAK BURÇLARINDA Ay'ı toprak burcunda olanlar da duygularıyla başa çıkarken bir miktar güçlük çekerler. Eğer onu göremiyorsanız, dokunamıyorsanız, ya da tadamıyorsanız, o gerçek değildir. Oğlak ve Başak'taki Ay bu "mantıkdışı" duyguları analiz edip elemek ister. Boğa'daki Ay duyguları ve geri kalan hemen herşeyi kabullenmeye daha yatkındır, ancak dinginliği oluşturmak için de çok uğraşacaktır. Oğlak veya Başak'taki Ay'a sahip insanların kendilerine izin verdikleri temel duygu kusursuz olamadıkları için kendilerini suçlamaktan doğan melankolidir -doğrudan aşırı eleştirel ebeveynlerinden aktarılan bir duygu. Buna rağmen, toprak burcundaki Ay duygulara uygulanabilirlik açısından yaklaşır -probleme neyin yol açtığını bulmaya çalışır ve üstesinden gelebilmek için adımlarını nasıl sağlam atabileceğini araştırır. Bu nedenle, içlerinde duygusal krizler yaşayan ve neticede dış dünyanın talepleriyle başa çıkmakta zorlanan insanlara bu kişiler bir Cebelitarık Kayası gibi görünürler. AY ATEŞ BURÇLARINDA Ay'ları ateş burcunda (Koç, Aslan, Yay) bulunan insanlar yaşamda karşı karşıya kaldıkları çoğu duruma daha aktif, hatta bazen saldınganca tepki verirler, tabii bu duygular için de geçerlidir. İçgüdüsel olarak kendilerini canlarını sıkan şeyi durdurmaya veya ihtiyaçlarının ardından gitmeye seferber ederler. Öfke çoğumuzun başa çıkmakta zorlandığı bir duygudur, ancak burada Ay'ı ateş burcunda olanlar diğer burçlardan daha iyi durumdadırlar (eğer Ay Pluto, Satürn veya Neptün'den gerilimli bir açı almamışsa). Benim Ay'ı ateş burcunda olanlarda saptadığım en belirgin özellik başkalarının duygularına duyarsızlıktır. Kendi işleriyle öyle "aptalca istekli" meşguldürlerki, durup da sizin onların hareketleriyle ilgili neler hissedebileceğinizi düşünmeyi akıl edemezler. Önce onların ilgisini çekmek zorunda kalırsınız. Eğer bir şekilde onların bir parçası olarak tanımlanırsanız (tipik bir Aslan veya Koç tavrı), veya egoları işin içine girerse, sizin duygularınıza da kendi duygularına verdikleri tepkiyi verirler --"Hücum!". AY SU BURÇLARINDA Su okült öğretilerde duyguları temsil eder ve Ay'ları su burçlarında olanlar diğer burçlarda olanlardan daha duygusaldırlar. Buna sempati göstermeyen bazı ruhlar onların bununla mest olduklarını bile söylerler. Ay Akrep'te ve Yengeç'te olduğunda duyguları deneyimlerken, keşfederken ve hazmederken hatırı sayılır miktarda enerji sarf edilir. Ne kadar çelişkilidir ki, en duygusal olma potansiyeline sahip Balık'taki Ay sürekli tatsız duygulardan kaçmaya çalışır. Bunun sonucunda, bazı durumlarda, bağımlı bir kişilik geliştirebilir veya bir hayal dünyasında yaşamaya başlar. Ay'ı su burcunda bulunanlar diğer insanların duygularına da çok duyarlıdırlar ve tepki verirler. Genellikle sezgisel olarak sizin hissettiğiniz duyguları hissederler. Bu insanların temel zorlukları duygularıyla aşırı meşgul oldukları için dış dünyayla başa çıkmakta verimli olamamalarıdır. Yaşamın çoğu alanında olduğu gibi, duygular arenasında da denge sağlamak zorunludur. Bitirirken, doğum haritamızdaki Ay'ın ve Ay'la bağlantılı olan, köklerimizi ve temellerimizi gösteren dördüncü evin çok önemli olduğunu söylememiz gerekir. Eğer haritanızdaki Ay zor bir burçta buluyorsa veya gerilimli açılar alıyorsa, temelleri atarken veya kökleri salarken bir şeyler yanlış gitmiş demektir. Bu durumda, bağlılık ve güvenme yeteneği derinden etkilenmiştir ve duygularla dengeli biçimde başa çıkmak güçleşmiştir. İşte bu nedenle bir haritadaki Ay'ı iyi anlamak çok önemlidir. Donna Cunningham

GÜNLERE GÖRE GÖK OLAYLARI

1 Eylül Ay yeniay evresinde ve çıkış düğümündedir. Satürn, Antares ve Mars yakın konumdadır. Halkalı Güneş Tutulması (Orta ve Güney Afrika’dan gözlenebilecek, Türkiye’den gözlenemeyecektir.) 2 Eylül Neptün karşı konumdadır. 3 Eylül Ay ve Venüs yakın konumdadır. 5 Eylül Satürn ile Antares yakın konumdadır. 6 Eylül Ay enöte konumunda olacaktır. (405100 km) 9 Eylül Ay, Satürn ve Mars yakın konumdadır. Ay ilkdördün evresindedir. 13 Eylül Merkür alt kavuşum konumunda. 16 Eylül Ay dolunay evresinde ve iniş düğümde. Parçalı (Penumbral) Ay tutulması (Türkiye’den gözlenebilecektir) 18 Eylül Venüs ile Spica yakın konumdadır. Ay enberi konumunda olacaktır. (361900 km) 22 Eylül Ay ile Aldebaran yakın konumdadır. Sonbahar gün dönümüdür (Sonbahar Ekinoksu) 23 Eylül Ay sondördün evresindedir. 26 Eylül Jüpiter karşıkonum durumundadır . 28 Eylül Ay ile Regulus ile yakın konumdadır. 29 Eylül Ay çıkış düğümündedir.

Doğum Haritanı Çıkart

Ünlü Doğum Haritası arama

ARAMA

Google